Bireysel Psikoterapi

“Ergenler kabuk değiştiren yengeçlere benzer, bu dönemde zayıf ve savunmasızdırlar.” François Dolto

Bir nevi kabuk değişimi olarak görülebilecek ergenlik, büyümenin çok hızlı olduğu, fiziksel değişimin psikolojik değişimle aynı hızda gitmediği hem ebeveynler hem de çocuklar için oldukça zorlayıcı bir dönemdir. Her değişim gibi bu değişim de iyiye, olumluya ve büyümeye dair olsa da oldukça sancılıdır. Bu dönemle birlikte çocukluk ve çocuksu ilişki dinamikleri yavaş yavaş terk edilmeye başlar. Birçok ilişki ama özellikle de anne ve babalarla olan ilişki örüntüleri deyim yerindeyse yeniden formatlanır ve kaçınılmaz bir değişime uğrar. Buna uyum sağlamak çocuk için olduğu kadar anne babalar için de oldukça zor ve aynı zamanda korkutucudur da. Ebeveynler çoğunlukla çocuklarına bir şey olduğunu, daha önceden hiç göstermediği tepkileri gösterdiğini, ya da kendilerinden uzaklaştıklarını ifade ederek kaygı duyabilirler. Ancak değişim ve çatışma olmadan büyümenin gerçekleşmesi mümkün olmadığından birçoğu sağlıklı kabul edilebilecek bu çatışmaların büyümeyi teşvik eder şekilde yönetilmesi konusunda ailelerin desteğe ihtiyacı olmaktadır.

Değişim elbette yalnız ailesel dinamiklerle sınırlı değildir. Ergenler değişen bedenlerine alışmaya çalışırken bir yandan da sosyal değişimlere ayak uydurmak durumundadır. Arkadaş ilişkileri çocukluk dönemine göre farklılaşır, rekabet ve karşı cinsle ilişkiler gibi yeni birçok kavram hayatlarına girer. Bunlar yetmezmiş gibi birçok durumda bu süreç önemli sınav dönemlerine de denk geldiğinden okulun yükü de cabasıdır. Böyle kırılgan olunan bir dönemde bunca stresle baş etmek zaman zaman ergenlere ve hatta ebeveynlerine ağır gelmekte ve psikolojik desteğe ihtiyaç duyulmaktadır.

Duygusal ve davranışsal sorunlar yaşayan ergenlerle bireysel psikoterapi ile çalışılmaktadır. Bu psikoterapi sürecine ergen ve ebeveynleri ile birlikte yapılan detaylı bir öngörüşme ve ergenle bireysel olarak yapılacak birkaç görüşme sonrasında karar verilir. Bu süreçte ergenin kendi istek ve motivasyonu verimli bir terapi süreci için en az ailenin işbirliği kadar önem taşır. Terapi süreci çoğunlukla ergenle yapılacak birebir seanslar ve aralarda bu dönemde kendileri de bocalayan ebeveynlerle yapılacak toplu seanslar şeklinde planlanır. Ergen psikoterapisinde gizlilik çok büyük önem taşır. Gizlilik ilkesi ergen ve terapisti arasında geçerlidir. Seans detayları ve içeriği ancak ve ancak ergenin kendine veya bir başkasına zarar verme riski söz konusu olduğunda ebeveynleri ile paylaşılır. Terapinin verimliliği güven ilişkisine dayandığından ebeveynlerle yapılan her görüşmeden ergen mutlaka haberdar edilir. Psikoterapinin süresine ergenin ihtiyacına ve terapinin hedeflerine göre karar verilir. Seanslara düzenli devam verimli bir psikoterapi süreci için esastır.

Ergenlerle çalışılan duygusal odaklı problemlerden bazıları şu şekilde sıralanabilir; depresyon, anksiyete, karşıt olma-karşıt gelme, öfke kontrol sorunları, okula uyum, sınav kaygısı, aile içi çatışmalar.